Newsweek ''Müslümanların öfkesi'' |
Biliyorsunuz
bugünlerde Fazıl Say ile ilgili bir dava başlamakta. Kendisi twitter üzerinden
birkaç mesaj atıyor ve ardından büyük bir gürültü kopuyor. Fazıl Say’ın dini
aşağılamasından tutun da din düşmanı olmasına kadar her şey söyleniyor.
Kendisinin din düşmanı olması veya olmaması bir tarafa, bu dava aslında İslam
âlemindeki büyük bir soruna ışık tutuyor.
Bir
Müslüman’ın dinini savunması ne kadar doğal ise bir dinsizin de din aleyhindeki
düşüncelerini savunmasından doğal bir şey olmamak gerek. Fakat Türkiye’de ve
diğer çoğu Müslüman toplumda bu sorun inançlılar ve karşılarındaki
düşmanların savaşı olarak ele alınmakta... Bir ateistin dine inanmadığını ifade
etmesi ve kutsal kitap dâhil diğer tüm dinsel öğretilerin saçmalıktan ibaret
olduğunu söylemesi bu ateisti derhal hedef haline getiriyor.
Londra'da belediye otobüslerine ateist bir örgüt tarafından verilen ''Muhtemelen tanrı yoktur'' yazılı reklam yazısı Kaynak:Reuters |
Elbette her
toplumun kendisine özgü hassasiyetleri, öncelikleri ve ‘’söylenebilir şeyleri’’
olması anlaşılabilir bir durum. Hatta buna yabancılar‘’political correctness’’
de diyorlar; fakat bu düşünce ve incelik, ifade özgürlüğünün bir yana
konulmasına yol açmamalı. Siz eğer çoğunluğun doğrularından hareket ederek bir
eleştiriyi veya hatta düşünce boyutundaki bir görüşü"…kamusal barışı
bozmaya elverişli olduğu" sebebiyle yargılamaya kalkar ve bunu dini
değerlerin aşağılanamayacağı gerekçesine dayandırırsanız, düşünce ve ifade
özgürlüğünden bahsetmek kolay olmaz. Bu yargı, sadece İslam için değil, tüm
dinler için de geçerlidir. Ayrıca Müslüman ülkelerde sıklıkla yaşanan ikilem,
dine karşı eleştirilerin sadece İslama karşı eleştiriler olarak kabul edilmesidir.
Örneğin, Hıristiyanlığa, Museviliğe veya Budizme karşı söylenen sözler Müslümanların
ilgisini çekmez. Çünkü Müslümanlara göre, İslam eleştirilemez ama diğer dinler
eleştirilebilir hatta eleştirilmelidirler.
Londra'da Hz. Muhammed ile ilgili film karşıtı protesto ''İfade özgürlüğü, canın cehenneme!!'' Kaynak: Daily Mail |
Son günlerde
yine düşünce ve ifade özgürlüğünün Müslümanlar ve Batı tarafından ne kadar
farklı algılandığını göstermesi açısında önemli bir başka olay yaşandı.
Amerika’da kısa akıllı birisinin İslam ve Peygamberi hakkında çektiği ve
Youtube’a koyduğu, aylar sonra da Müslümanlar tarafından keşfedilen filmin
etkileri uzun süre yankılandı. Filmi izlemiş olanlarınız zaten biliyordur, söz
konusu film, film olarak adlandırılamayacak derecede kötü, saçma sapan bir
parodi; belli ki amacı Müslümanların hoşgörüsüzlüğünü kaşımak ve galeyana
getirmek. Ve film müthiş bir başarı elde etti ve neredeyse tüm İslam
coğrafyasında İslam’ın aşağılandığı gerekçesiyle protestolar düzenlendi. Bu
protestoları gören İslam alemi dışındaki tüm dünya, böylesi anlamsız bir
filmin nasıl bütün Müslümanları ayağı kaldırabildiğini, ve Müslümanların neden
bu kadar kızgın, sert ve hoşgörüsüz olduğunu anlamakta hayli güçlük çekti.
Ünlü Fransız Charlie Hebdo'nın kapağı '' Tanrı yok'' |
Elbette bazı gerçeklerin farkına varmak lazım. İslam coğrafyası son
yüzyıllarda özellikle Hıristiyan âleminin geçirdiği aydınlanma sürecini
yaşamadı. Temelde Avrupa’da 15’inci yüzyıldan sonra başlayan süreçle beraber
dinsel anlayış ve din kurumları çeşitli reformlar geçirdi. Özellikle 1648’de
Vestfalya Barışıyla beraber Hıristiyanlığın (Katoliklerin) yeryüzündeki
temsilcisi Papa’nın gücü ciddi biçimde azaldı ve bu tarihten sonra da hiçbir
zaman güçlenemedi. Öte yandan, Müslüman coğrafyası ise, ne bir reform süreci,
ne bir Rönesans, ne bir aydınlanma çağı hatta ne de bir sanayileşme çağı
yaşadı. Tüm bunları üst üste koyunca İslam âleminin bugün yaşadıkları, doğal
bir süreç ve belki de yaşanması gereken bir süreç olarak görülebilir. Fakat
Müslüman dünyası kendisini zor duruma sokan açmazlardan ne kadar çabuk silkinir
ve değerlerini gözden geçirip çağdaşlaşırsa, hem kendi evreni hem de tüm dünya
için o kadar iyi olur diye düşünmekteyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder