23 Ekim 2012 Salı

Raporlara maporlara cevaplar...



     Dışişleri bakanlığında çalışanlara bazen acıyorum. Yurtdışı görevindesiniz ve bulunduğunuz ülkede faaliyette olan bir uluslararası örgüt ülkenizdeki hukuksuzluklara karşı ciddi bir rapor yayınlıyor ve siz bu raporda yazan birçok şeyin doğru olduğunu bilmenize rağmen inanmaya inanmaya hükümetinizin ve devletinizin sözüm ona itibarını korumak için iddialara karşı cevap veriyorsunuz.

     Zor tabii bu devlet memurlarının görevi; fakat eminim ki bu raporlarda bahsi geçen kişilerin yaşadıkları bu devlet memurlarının yaşadıklarından kat ve kat daha zordur. Nihayetinde bu dışişleri mensupları kısa bir vicdan rahatsızlığı sonrasında gece kafalarını rahat yastıklarına koyabiliyorlar ama raporlarda adı geçen kişiler hapishanelerde sürünmeye devam ediyorlar.

     Prensip olarak bir ülkeye yabancı olan kişilerin o ülkedeki olayları çok doğru değerlendiremeyeceğine inanırım. Ancak son yıllarda Türkiye’de yaşanan hukuksuzlukların boyutunun artmasına ve buna rağmen kimsenin ciddi bir şekilde sesini çıkaramamasından ötürü yabancıların Türkiye’deki vaziyetleri sergileyen raporlarını daha ciddiye alır oldum. Ne de olsa Türkiye’de böyle raporlar yazılamıyor, yazılanlar dipsiz kuyularda kayboluyor, yazanlar da makbul olmayan kişiler sınıfına sokuluyor.


     Bunları yazmamın sebebi ise Vaşington Büyükelçimiz Namık Tan’ın ''Committe to Protect Journalists'' isimli bir uluslararası gazeteciler örgütünün Türkiye’deki gazeteciler ile ilgili raporuna cevaben yazdığı mektubu görmem oldu. İlgilenenlerin aşağıdaki bağlantıdan ulaşabileceği yazıya ne denebilir pek bilemiyorum. Güzel bir diplomatik dille yazılmaya çalışılan bu mektup aslında hiçbir şey söylemiyor.



     Yazının ortalarında büyükelçi söz konusu gazetecilerin yasadışı veya silahlı terör örgütlerine yardım etmekten veya üye olmakla suçlandığını söylüyor. Zaten resmi olarak, suçlananların gazetecilik hatta daha büyük ayıp ‘’muhalif’’ gazetecilikle suçlandığını söyleyecek haliniz yok.

     Bir sonraki paragrafta ise büyükelçimiz ‘’aksi kanıtlanana kadar herkes suçsuzdur ‘’ kavramını hatırlatmış. Pek ala güzel sözler, eğer gerçekten herkesçe kabul edilselerdi. Ancak Mustafa Balbay gibi gazetecilerin 4 senedir içeride olduğunu görünce bu kişilerin kanıtlanmayan suçlarının cezasını şimdiden çekmeye başladığı görülüyor. 

     Raporun tamamına ve büyük devlet adamlarımızın (Sayın Adalet Bakanı ve Vaşington Büyükelçimiz) cevaplarına örgütün internet sitesinden ulaşabilirsiniz.