19 Aralık 2012 Çarşamba

Amerika'da silah geleneği...



     Bir süredir yeni yazı yayınlamıyordum; iş yoğunluğu, yeni işler derken ulusal ve uluslararası siyasal gündemden de uzaklaştım. Tabii gündemi takip edemeyince bir şeyler yazmakta zor oluyor. Gerçi henüz yeni işlerimin yoğunluğunu üzerimden atamadım fakat son 3-4 gündür okuduğum konular hakkında birkaç satır kalamak istedim.

Adam Lanza'nın katliamda kullandığı annesine ait
Bushmaster M4 yarı otomatik tüfek.
     Geçtiğimiz günlerde uluslararası gündemi meşgul eden en önemli olay ABD’nin Connecticut eyaletinde bir ilkokulun 20 yaşındaki silahlı bir manyak tarafından basılmasıydı. Olayda katil dâhil 28 kişi öldü ve kayıtlara ABD’deki en büyük ikinci okul katliamı olarak geçti. Katliamın en çarpıcı tarafı ise saldırıda kullanılan silahların olayı gerçekleştiren Adam Lanza’nın annesine ait yasal silahlar olmasıydı. Adam annesinin evde sakladığı ‘’koleksiyon’’ silahları ile önce evinde annesini,  sonra da gittiği ilkokulda önüne çıkan çocuk yetişkin 26 kişiyi kurşuna dizdikten sonra intihar ediyor. Olayın şokuyla sarsılan Amerikan halkı her benzeri katliam sonrasında olduğu gibi silah yasalarını sorgulamaya başladı. Aslında bu tür katliamlar Amerikan halkının yabancı olduğu şeyler değil.  Bugüne kadar onlarca defa tekrarlanan okul baskınları ABD basınının ilgisini tek bir şekilde çekmeyi başarabiliyor: çok sayıda ölü olduğunda.  Bir önceki büyük okul baskını 2007’de 32 kişinin öldüğü Virginia Tech Üniversitesi baskınıydı. Virginia Tech katliamını hatırlayanlar o günlerde CNN’den BBC’ye tüm uluslararası basında söylenenleri hatırlayacakladır.  Aynen bugün olduğu gibi kızgın Amerikalılar silah yasalarının değişmesi gerektiğini, silahların bu kadar kolay ulaşılabilir olmaması gerektiğini tekrarlayıp duruyordu. 

Romanlardan ve filmlerden
tanıdığımız Calamity Jane
    Aslında Amerika’nın silahlarla ilişkisi geçmişe gidiyor. 1776’da İngiltere’den bağımsızlığını kazanan koloniler Amerika Birleşik Devletlerini kuruyorlar; ve işte bu dönemde İngilizlere karşı silahlı mücadele veren koloniler anayasalarını yazıyorlar. Bugünkü tüm silah tartışmalarının kaynağı da büyük oranda 1700'lerin sonunda yazılan Amerikan anayasasıdır. Bu anayasaya göre her Amerikan vatandaşının silah sahibi olması anayasal bir haktır. Dolayısıyla Amerika’da silah sahibi her Amerikan vatandaşı da bu hakkının anayasadan geldiğini söyler. Zaman içerisinde silah sanayinin gelişmesiyle silah lobileri de oluşmaya başlıyor. Bugün silah hakkını savunan en büyük lobi örgütü ise 1871’de kurulan National Rifle Association’dır(NRA). 

    Bu örgütün temel amacı silah satışını ve sahip olma hakkını anayasal bir hak olarak korunmaktır. Arkasında devasa bir silah endüstrisi olan bu örgüt açıkça siyasal görüşlerini de belirtmekten çekinmez. Nitekim NRA başkanlık seçimlerinden önce Obama’nın silah taraftarlarının hoşuna gitmeyen açıklamalarına ve politikalarına karşı açık bir şekilde pozisyon almıştır. Hatta, NRA’nın başkanı seçimler öncesi açık bir şekilde Obama’ya oy verilmemesini istemiş, aksi takdirde Amerikalıların anayasal haklarını (silah sahibi olmak)  kaybedeceğini söylemişti. Bugün ise Connecticut’taki baskının ardından tekrar silah karşıtı sesler yükselmeye başladı. Obama da bu yükselen seslerle aynı tonda konuşmaya başlayınca yeniden silah taraftarları ve karşıtları arasında kavgalar başladı. 

      ABD’de silah yasalarını ve daha da önemlisi anayasayı değiştirmek pek kolay gözükmüyor. Her ne kadar Obama silah karşıtı olsa da, gücünün 200 yıllık bir geçmişi silmeye ve Amerikan halkının içine kök salmış bir geleneği değiştirmeye yeteceğini sanmıyorum. 

Baskın sonrası basın açıklaması yapan Obama olay karşısında gözyaşlarını tutamıyor.