5 Kasım 2012 Pazartesi

Bas bas Baas





Türk ve Suriyeli bakanlar sınırları açıyor
    Son birkaç senedir Ortadoğu’yu kasıp kavuran, rejimlerin, uzun süredir iktidarda olan yöneticilerin devrilmesine yol açan ‘’demokratikleşme’’ hareketi, diğer adıyla ‘’Arap baharı’’  Suriye kıyılarına ulaştığında Batı ülkelerinin umudu bu ülkedeki rejimin de kısa süre içerisinde alaşağı olmasıydı. Olaylar başlamadan önce Esad hükümeti ile yakın ilişkiler geliştirmeye çabalayan, bu doğrultuda vizeleri kaldıran, Suriye hükümetinin bakanlar kurulu ile ortak toplantılar düzenleyen Türk hükümeti olayların başlamasıyla kısa sürede 180 derecelik bir dönüş yaparak Suriye hükümeti karşıtı tavırlar sergilemeye başladı.

Mutlu günlerden bir kare... Türkiye
Suriye ortak bakanlar kurulu toplantısı
McCarthy dönemi afişi
   Hükümetimiz muhaliflere çeşitli biçimlerde destekler verirken Suriye rejiminin, dolayısıyla da Baas rejiminin kötülüklerini, gaddarlıklarını vurgulamaya başladı. Hatta o kadar ki Suriye’deki olaylar karşısında politikalarını desteklemeyen CHP ve diğer kişileri Baasçı olmakla suçladı. Elbette AKP hükümetinin ve destekçilerinin karşılarında gördükleri muhalefet partilerini ve kişileri Baasçı olmakla tenkit etmelerinin arkasında Baas’ı çok olumsuz bir rejim/parti olarak değerlendirmeleri bulunuyor. Örneğin Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik’in sık sık CHP’yi Baasçı olmakla suçlaması geçmişte komünist olmayı başa gelebilecek en kötü şey gibi gören ve bu yüzden sevmediği rakiplerine hakaret etmek amacıyla komünist olduğunu söyleyen Demokrat Parti ve hatta McCarthy’ci zihniyetten hiçbir farkı yok. Halbuki böyük ve değerli siyasetçilerimizin aksine Baas hakkında yorum yapabilmek için bu rejim ve parti hakkında asgari bilgiye sahip olmak en doğrusu olacaktır.   

     Türklerin tarih hakkındaki genel cehaleti ve ilgisizliğinin bir sonucu olarak topraklarımızda Suriye’nin geçmişi ve bugünü hakkında bilgi sahibi kişi azdır. Maalesef ne dün ne de bugün
Hüseyin Çelik McCarthy'ciliği
siyasilerimiz Amerika ve Avrupa gibi ‘’ilgi’’ çekici yerlerle ilgilenmek varken Suriye gibi bir ülkedeki siyasal yapıyı anlama ve değerlendirme çabasına içine girmemişlerdir. Bunun sonucu olarak bugün siyasetçilerimiz Baas Partisini bir küfür olarak telaffuz etmektedirler. Baas rejimi kısa bir makalede anlatılamayacak kadar karışık ve uzun bir siyasal yapıdır. Bir siyasal parti olarak ortaya çıkışı sonrasında ise bir devlet rejimine dönüşü Türkiye’de olmasa da dünyada birçok kitabın araştırma konusu olmuştur. 

    Baas’ı anlayabilmek için sadece günümüzün Suriye’sindeki ve Irak’ındaki Baas partilerini incelemenin yetmeyeceği de ortadadır. Zaten her ne kadar her iki ülkedeki parti rejimi Baas olarak adlandırılsa ve her ikisi de aynı fikir ortamından yeşermiş olsa da zaman içerisinde birbirilerine düşman iki rejime dönüşmüşlerdir. Öte yandan her iki rejim de Baas düşüncelerinin gerçek temsilcisi olduklarını kanıtlamaya çalışmışlardır. 
Baas Partisi kurucuları Mişel Eflak ve
Sali El Bitar Mısır Cumhurbaşkanı Nasır ile beraber

     Baas’ı incelerken 19’üncü yüzyılın sonlarından itibaren Ortadoğu’da ortaya çıkan Arap milliyetçiliğini ve sonraki yüzyılın ortalarında bölgede önem kazanan sosyalist ve Pan-Arapçılık akımını de dikkate almak lazım. Nihayetinde sol bir düşünce akımından ortaya çıkan Baas, 2’nci Dünya Savaşı sonrasında dünyaya hakim olan Soğuk Savaş’ın etkisi altında kaldığını söylemek doğru olur. Tüm bunları ve daha fazlasını bilmeden Baas hakkında konuşmak anlamsızdır. Bir sonraki yazımda Baas’ın kuruluşundan bahsedeceğim.


Kaynaklar:
Nikolaos van Dam, The Struggle for Power in Syria: Sectarianism, Regionalism, and Tribalism in Politics, 1961-1978, Taylor&Francis
Sectarianism, Regionalism, and Tribalism in Politics, 1961-1978
John F. Devlin, The Baath Party: rise and metamorphosis, American Historical Review

Hafizullah Emadi, Requiem for the Baath Party: struggle for Change and Freedom in Syria, Mediterranean Quarterly

Akşam gazetesi internet , http://aksam.medyator.com/2010/10/04/haber/siyaset/8737/adana_mutabakati_sil_bastan.html