Türk ve Suriyeli bakanlar sınırları açıyor |
Son birkaç senedir Ortadoğu’yu kasıp kavuran, rejimlerin,
uzun süredir iktidarda olan yöneticilerin devrilmesine yol açan ‘’demokratikleşme’’
hareketi, diğer adıyla ‘’Arap baharı’’
Suriye kıyılarına ulaştığında Batı ülkelerinin umudu bu ülkedeki rejimin
de kısa süre içerisinde alaşağı olmasıydı. Olaylar başlamadan önce Esad
hükümeti ile yakın ilişkiler geliştirmeye çabalayan, bu doğrultuda vizeleri
kaldıran, Suriye hükümetinin bakanlar kurulu ile ortak toplantılar düzenleyen
Türk hükümeti olayların başlamasıyla kısa sürede 180 derecelik bir dönüş
yaparak Suriye hükümeti karşıtı tavırlar sergilemeye başladı.
Mutlu günlerden bir kare... Türkiye
Suriye ortak bakanlar kurulu toplantısı |
McCarthy dönemi afişi |
Hükümetimiz
muhaliflere çeşitli biçimlerde destekler verirken Suriye rejiminin, dolayısıyla
da Baas rejiminin kötülüklerini, gaddarlıklarını vurgulamaya başladı. Hatta o
kadar ki Suriye’deki olaylar karşısında politikalarını desteklemeyen CHP ve
diğer kişileri Baasçı olmakla suçladı. Elbette AKP hükümetinin ve destekçilerinin
karşılarında gördükleri muhalefet partilerini ve kişileri Baasçı olmakla tenkit
etmelerinin arkasında Baas’ı çok olumsuz bir rejim/parti olarak
değerlendirmeleri bulunuyor. Örneğin Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik’in sık sık CHP’yi
Baasçı olmakla suçlaması geçmişte komünist olmayı başa gelebilecek en kötü şey
gibi gören ve bu yüzden sevmediği rakiplerine hakaret etmek amacıyla komünist
olduğunu söyleyen Demokrat Parti ve hatta McCarthy’ci zihniyetten hiçbir farkı
yok. Halbuki böyük ve değerli siyasetçilerimizin aksine Baas hakkında yorum yapabilmek
için bu rejim ve parti hakkında asgari bilgiye sahip olmak en doğrusu
olacaktır.
Türklerin tarih hakkındaki genel cehaleti ve ilgisizliğinin
bir sonucu olarak topraklarımızda Suriye’nin geçmişi ve bugünü hakkında bilgi
sahibi kişi azdır. Maalesef ne dün ne de bugün
Hüseyin Çelik McCarthy'ciliği |
siyasilerimiz Amerika ve Avrupa gibi ‘’ilgi’’ çekici yerlerle ilgilenmek varken
Suriye gibi bir ülkedeki siyasal yapıyı anlama ve değerlendirme çabasına içine girmemişlerdir.
Bunun sonucu olarak bugün siyasetçilerimiz Baas Partisini bir küfür olarak
telaffuz etmektedirler. Baas rejimi kısa
bir makalede anlatılamayacak kadar karışık ve uzun bir siyasal yapıdır. Bir
siyasal parti olarak ortaya çıkışı sonrasında ise bir devlet rejimine dönüşü
Türkiye’de olmasa da dünyada birçok kitabın araştırma konusu olmuştur.
Baas’ı anlayabilmek için sadece günümüzün Suriye’sindeki ve
Irak’ındaki Baas partilerini incelemenin yetmeyeceği de ortadadır. Zaten her ne
kadar her iki ülkedeki parti rejimi Baas olarak adlandırılsa ve her ikisi de aynı
fikir ortamından yeşermiş olsa da zaman içerisinde birbirilerine düşman iki
rejime dönüşmüşlerdir. Öte yandan her iki rejim de Baas düşüncelerinin gerçek
temsilcisi olduklarını kanıtlamaya çalışmışlardır.
Baas Partisi kurucuları Mişel Eflak ve Sali El Bitar Mısır Cumhurbaşkanı Nasır ile beraber |
Baas’ı incelerken 19’üncü yüzyılın sonlarından itibaren Ortadoğu’da
ortaya çıkan Arap milliyetçiliğini ve sonraki yüzyılın ortalarında bölgede önem
kazanan sosyalist ve Pan-Arapçılık akımını de dikkate almak lazım. Nihayetinde
sol bir düşünce akımından ortaya çıkan Baas, 2’nci Dünya Savaşı sonrasında
dünyaya hakim olan Soğuk Savaş’ın etkisi altında kaldığını söylemek doğru olur. Tüm bunları ve daha fazlasını bilmeden Baas hakkında
konuşmak anlamsızdır. Bir sonraki yazımda Baas’ın kuruluşundan bahsedeceğim.
Kaynaklar:
Nikolaos van Dam, The Struggle for Power in Syria: Sectarianism, Regionalism, and Tribalism in Politics, 1961-1978, Taylor&Francis
Sectarianism, Regionalism, and Tribalism in Politics, 1961-1978
John F. Devlin, The Baath Party: rise and metamorphosis, American Historical Review
Akşam gazetesi internet , http://aksam.medyator.com/2010/10/04/haber/siyaset/8737/adana_mutabakati_sil_bastan.html