8 Kasım 2012 Perşembe

Ankara, Angara...



     Ankara’nın en iyi tarafı İstanbul’dan dönmesidir’’ derdi Kurthan Fişek hoca… Ne yazık ki kendisi hiç sevmediği İstanbul’da vefat etti ama Ankara’da defnedildi. 

     Yahya Kemal’in sözünü tersine çeviren Kurthan hoca gibi ben de Ankara’yı sevenlerdenim. Hatta o kadar ki iki kere gidip İstanbul’a yerleşip ardından Ankara sevdası yüzünden gerisin aydın döndüm. Ankara enteresandır; deniz kıyısındaki kentlerden gelenler sevmez, ticaret adamları sevmez, yabancılar sevmez… Eh işte Ankara’yı seven de bir avuç insan vardır; rahmetli Kurthan hoca ve bendeniz gibi. 

    Ancak sevenlerin de sevmeyenlerin de pek görmedikleri de bir Ankara daha var. Ankara’nın genellikle göz ardı edilen, üzerinde düşünülmeyen bir mimari zenginliği var. Cumhuriyet’in kuruluşu işe beraber ülkeye örnek olacak bir anlayışla inşa edilmeye başlanan Cumhuriyet Ankara’sı zaman içerisinde Türk mimarlarının kıymetli eserleriyle süslenmiştir. 

     Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Türkiye’ye gelen Clemens Holzmeister, Ernst Egli gibi büyük mimarlar yanı sıra Mongeri gibi Türk mimarlar Ziraat Bankası (FOTOGRAF) binası, Mülkiye Mektebi binası ve Cumhurbaşkanlığı köşkü gibi eserler yaratırken bir yandan da Cumhuriyet'i inşa ediyorlardı. Sonraki dönemlerde özellikle de 50’lerden 80’lere kadar Ankara’da çok ciddi mimarlık çabaları olmuştur. O dönemlerde yapılan deneysel ve yaratıcı eserler bugün Ankara’nın mimarlık dokusunda önemli bir yere sahiptirler. 
  
     Bu eserlerden belki de en bilineni Anıtkabir’dir. Emin Onat ve Orhan Arda’nın mimarları olduğu Anıtkabir 1948 ile 1953 arasında inşa edilmiş. Özellikle yapımından önce yer seçimi tartışmalara yol açan anıt mezar Ankara’nın ortasında yükselen ve sonradan adı Anıttepe olarak değiştirilecek Rasattepe’ye inşa edilmiştir.   
Anıtkabirin inşasından
    Çok daha az kişinin bildiği 50’leri ait enteresan bir kişiliği olan bir yapı ise Nejat Ersin’in eseri olan Meydanlar Müdürlüğü Kooperatif apartmanı, ya da bilinen adıyla Cinnah 19. 
Cinnah 19
Çatısında havuzu ve diğer ortak kullanma alanları da olan bu yapı, özellikle çarpıcı detayları ile dikkat çekiyor.   

Yine Çankaya bölgesinde fakat 60’lardan gelen bir diğer eser ise halk arasında ‘’gemi ev’’ olarak bilinen Özkan Ailesi evidir. Hoşdere caddesi üzerinde Mimar Danyal Tevfik Çiper tarafından Özkan ailesi için yapılan proje Çiper’in deyimiyle ‘’özgürce’’ yapabildiği bir proje olmuştur.


 
''Gemi ev''
     Özkan ailesinin tüm fertlerinin ihtiyaçlarına göre şekillendirilen bu binanın Hoşdere caddesine bakan cephesi, yani binanın pruvasının olduğu kısımın ailenin babasının ve ahbaplarının bir araya gelip,  dini sohbetler yaptığı ve namaz kıldığı bir bölüm olduğu dışarından tahmin edilemez. Rahmetli Çiper’in sözleri ile aktaracak olursak: ‘’… birinci katta ön cephe çok kapalıdır. O katta babaları oturuyordu, konuşmalarımız esnasında nasıl yaşadığını sorduk. Arasıra arkadaşlarının geldiğini, 10-15 kişi dini sohbetlerinin olduğunu, sonrada hep beraber Namaz kıldıklarını anlattı. Sokağı görmesinin gerekmediğini ama aydınlık istediğini belirtti. Sonuçta ortaya çıkan o yuvarlak formlu mekan aydınlık, sokağı görmeyen ve sesi içeriye yansıtmayacak şekilde ortaya konuldu. Şöminenin yanında yuvarlak bir divan var, orada sohbet ediyorlardı. Tam ortasındaki seccadede yan yana durduklarında, kıble tam sıfır, orada namaz kılıyorlardı.’’
   
Ankara garı ve gazinosu
     Gemi evden biraz daha geri zamanlara uzanmaya ne dersiniz? Mesela 30’larda inşa edilen Gar Gazinosunu bilir misiniz? Mimar Şekip Akalın’ın eseri olan Gar Gazinosu 1938’de Ankara Garı ile beraber kapılarını açtı. 60’lara kadar Ankara’nın gayri-resmi eğlence hayatının yaşandığı yerlerden birisi olan bu yapının dikkat çekici bir saat kulesi bulunmaktadır.  Gazino salonu ve seyir terası ile zamanında Zeki Müren’leri, Behice Aksoy’ları ağırlayan bu yapı, bugünlerde Ulaştırma Bakanlığı tarafından restore ediliyor. Eski şaşalı günlerinden uzak sessiz bir şekilde makyajının yenilenmesini bekliyor Gar Gazinosu.

     Orta Doğu Teknik Üniversitesi… 50’ler, 60'ları… 
ODTÜ kuruluşunda kısa süre sonra...
    Sadece birkaç bina, ağaç yok, yol yok ama büyük bir inanç var…

2000’ler...



     Devasa ve şahane bir kampüs… 50’lerde,60’larda ve 70’lerde anneciğimin ve arkadaşlarının diktiği ağaçlar büyümüş, orman olmuş…

     Mimar mimar, rahmetli Behruz Çinici’nin eserleri yükselmiş… Rektörlük, mimarlık fakültesi… ODTÜ’yü satırlarla anmak ayıp olur. Yazarız bir gün tek başına ODTÜ’yü…


      Behruz Çinici dedik, bari yaptığı bir diğer eseri analım. 
 
TBMM camii
     Bizim, Ankara’mızın çok güzel bir camisi var, bilir misiniz? Meclisin içinden yükselir güzelim camii. Aslında pek de yükselmez ya… Yok çirkin felan değil, tam tersine, bence Cumhuriyet döneminin en güzel camilerindendir. Minaresiz, kubbesiz, bu camii bizim yobazları pek rahatsız etmiştir, hatta hala ‘’böyük’’ milletvekillerimizin bir kısmı camiyi anarken sin kaflı cümleler kullanırlar… Onlara alüminyum minareli uzay aracı benzeri camii vermeli. 


    Neyse, baba Çinici ve oğul Çinici’nin bu güzelim eseri 1989 açıldı ve mimarların cemaatinde o kadar saygı uyandırdı ki 1995 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü kazandı. Camii ve Ankara deyince, 1973-77 arasında Ankara büyükşehir belediye başkanlığı yapmış Vedat Dalokay’ı anmamak olmaz. Şimdi uzun uzun anlatmanın yeri değil ama hatırlatalım bari; Dalokay’ın şu anda çirkinlik abidesi olarak Ankara’nın siluetini kirleten Kocatepe Camisi yapılmadan önce sunduğu camii projesi kabul edilmedi. Sanata ve estetiğe çok yatkın böyük ‘’böyük’’ devlet adamlarımızın kabul etmediği proje, Dalokay tarafından İslamabad’da gerçekleştirildi. Ağa Han mimarlık ödülünü de kazanan bu camii, bugün dünyanın en kıymetli ve en güzel camilerinden birisi olarak anılıyor. Eh bizim kıymetini bilmediğimiz şeylerin  kıymetini elin gavuru biliyor… 
Kral Faysal camii, İslamabad

      Daha anlatacak çok yer var çok… Mülkiye’den bahsederiz biraz daha, eski Stad Oteli’nden, eski Büyük Ankara Oteli’nden, Emek İş Hanı’ndan, eski İş Bankası gökdeleninden... Ankara bitmez yahu…

Kaynak:
Fişek, Kurthan. Burası Ankara, Phoenix yayınları
Büyükyıldız , Feridun. Başka Kent Ankara, Phoenix yayınları
Ankara 1910-2003, Boyut yayınları
Şenyapılı Önder. Ne demek Ankara;  Balgat, niye Balgat?, ODTÜ yayınları
Başbuğoğlu, Selda. “Danyal Tevfik çiper” Mimarlık 264 (Temmuz 1995) s. 20-27.
Yaka Resimleri, Cumhuriyet Kuşağında Yaprak Dökümü, Türkiye Serbest Mimarlar Dergisi sayı 5,  (Ağustos 2010), s. 12-16.









3 yorum: